28 Haziran 2009 Pazar

Nescafe Classic Web Sitesi: Rengarenk, kıpır kıpır, capcanlı!

Nescafe kurumsal web sitesi, 3ü1 Arada web sitesi derken şimdi de Nescafe Classic web sitesi ile yeniden sahalardayız. Adına aldanıp da sakın klasik bir site sanmayın bunu. Aksine rengarenk, cıvıl cıvıl oyuncaklı bir site hazırladık yine. Tasarımı ile gönüllerimizi fetheden ve dar zamanda iyi ki de yaptık dedirten işin sonunda arkamıza yaslanıp derin bir nefes aldık. Nescafe Classic’in canlandırdan keyfini online’a taşıdık.

Buyrun siz de gezinin, gözünüz gönlünüz açılsın: www.nescafe.com.tr/nescafeclassic

Haziran 09

Intel Zone: küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk!

Sevgili ziyaretçi, Intel bölgesine girmiş bulunuyorsun. Öyle karşıdan bakıp mini modül sanma bu Zone’u.. Küçüçük fıçıcık, içi dolu turşucuk tasarımı ve içeriği ile oluşturduk biz onu. Micro site mantığındaki bu çalışmada hem Intel işlemcilerini anlattık, hem Intel Teknolojisini, hem de son sürüm Corei7’nin detaylarını... ‘İşlemcinin önemi ne ola ki? diye soracaklara hemen detaylı bir video ile cevap verdik. Hemen üzerine de tatlı niyetine doğru İşlemcinin nasıl seçileceğini anlattık. Ve son noktayı koyarak Intel işlemcilerinin, işlemci numaralarına göre hiyerarşisini gösteren Intel İşlemci Derecelendirme sistemi ile donattık.Online alışverişi de düşünerek Intel Zone’a Türkiye’nin tekno market ve online alışveriş web sitelerinde yer verdik. Onlar ne mi yaptı? Stoklarındaki Intel işlemcili dizüstü bilgisayar, masaüstü bilgisayar ve netbook’ları listeleyerek Intel işlemcilerini Intel Zone içinden kolayca seçmenizi sağladılar. Üstelik ana sayfadaki sürekli güncelenen promosyon alanı sayesinde son kampanyalardan faydalanmanızı sağladılar.

İşin sonunda uzun bir koridora girip Intel işlemcilerinin anlatıldığı bir sergi havası yarattık adeta. Üşenmeyin, gelin bir gezin!

Bakalım neymiş diyorsanız:
Hepsiburada Intel Zone
Bimeks Intel Zone

Çok yakında yeni Intel Zone’lar ile geri döneceğiz!

Haziran 2009

IT Manager 3: Unseen Forces

IT Manager 3: Unseen Forces, Intel tarafından geliştirilen, IT uzmanlarını eğlendirmek için tasarlanmış, web tabanlı, ücretsiz bir iş hayatı simülasyonu oyunu.

Oyuncu, büyümekte olan bir şirketin IT departmanının başına geçiyor. Görevi; teknik bilgisi ve işlemci teknolojileri sayesinde şirketinin global bir kuruluşa dönüşmesini sağlamak. Oyunda başarılı olmak için, gerçek bir IT departmanında olduğu gibi güvenlik ve üretkenliği artırmak, maliyetleri düşürmek, çalışma ortamının refahını artırmak ve benzeri formüller üretmek gerekli. Bir nevi IT frp'si.

Uyarlaması bizden, ayticileri çağırmadan önce empati kurup telefonda nazik konuşması sizden. Ahmet, evet sana diyorum.

Have you tried to turn it off and on again canım?

Kimse Seni Durduramaz!

- Kimse seni durduramaz!
- Durdurak bilmiyorum zaten, az sonra bütün Yazıcıoğlu’na büyük bir süprizim olacak..
- Üzgünüm ama az sonra değil sanırım. Yenileri geldi, daha da çok!
- Kimse beni durduramaz!
- Sanırım!
Elimizde Intel’den gelen uzun bir liste vardı. Biz neler olduğunu anlamaya çalışırken Yazıcıoğlu İş Han’ındaki dükkanların resimleri elimize geçmişti bile. POP teknik bilgi casusları dur durak bilmeden çalışıyordu, iş ince, detay fazlaydı. Ama yılmaz Crevils savaşçılarını kimse durduramadı. Senelerce içinden geçip gittiğimiz Yazıcıoğlu İş Hanının dükkanları bizim gece gündüz hazırladığımız görsellerle giydirilecekti. Bir sabah herkes uyandı ve Yazıcıoğlu artık Core2Quad hakimiyetine girmişti.Crevils güçleri sarayına geri dönerken Müştevils birliği zafer sahnelerinin fotoğraflarını elde etmeye çalışıyordu. Fotoğraflara bakıldı, derin bir nefes alındı, ajansın duvarından bize doğru bakan savaşçının ‘Kimse seni durdurmaz!’ diyen resmine doğru kafalar bir aşağı bir yukarı zafer nidası olarak sallandı. Gözler parlak, iş yaman, Intel mutluydu! Digivils yine kazandı!

Bu yazı Berk Sarper Beyler’e ithaf edilmiştir..

Yukarıda bahsi geçen olaylar Kasım 2008’de yaşanmıştır.

Nescafe 3ü1 Arada: Gezen bilir!

Geç olsun güç olmasın dedik! İki dirhem bir çekirdek heveslerle hazırladığımız, dantel oyası gibi işlediğimiz 3ü1 Arada web sitesimizi adım adım süsledik. Gezen bilir tasarımı ile hazırladığımız sitemizi ziyaret edenler için nüktedan detaylar da eklemedik değil hani. Üstelik bir de bombastik 3ü1 arada tarifleri ile bezedik.. Tam yayına girelim diyorduk ki çok güzel hareketler olacak dediler, onları da sitemize buyur ettik ve yolumuza devam ettik. Öyle bakıp kaçmayın, biraz oyalanın, oynayın bakalım.. gezin, gezdirin.. Darısı miss.interaktivite ve mr.advergame’in başına..
www.nescafe.com.tr/nescafe3u1arada

Yukarıda bahsi geçen olaylar Kasım 2008’de yaşanmıştır.

Samsung Dizüstü Bilgisayar R560

Samsung’un sponsoru olduğu Efes Pilsen One Love Festivali’nden keyifli dakikaları anılarımıza ekleyerek, bıkmadan hala yad ettiğimiz şu günlerde eskiye dönük bir yazı ile Samsung ile çıkardığımız ilk işimizi de yad edelim istedik. Samsung’un R560 dizüstü bilgisayarın tanıtımı için Samsung ile biraraya geldiğimiz ilk günlerden bahsediyoruz. Zaman arkamızdan koştururken biz Intel ve Samsung ile elele vererek hazırladığımız kampanyada dergi ilanı, otobüs giydirme, ekşi sözlük teması, banner’lar derken dar zamanda güzel bir işe imza atmış olduk. Sonra da gerisi geldi.. Şimdi pek daha neşeli, çok daha hevesli bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Bugün yapıyor olduğumuz güzel işlerin ilk adımı olan bu kampanyada desteğini esirgemeyen Samsung ve Intel’e selam olsun! Hayalimizdeki tasarım performans ile buluştu!

Yukarıda bahsi geçen olaylar Ekim 2008’de yaşanmıştır.

Bir yılbaşı hediyesi olarak Intel Centrino 2..

Bize de alsalar da gıcır gıcır işlemcili bir bilgisayarla başlasak yeni yıla dedirtecek gibi..Doymadık, yılbaşında da hediye listesindeki yerimizi aldık. Duygularımı küçük bir mani ile ifade etmek istiyorum:

Intel Centrino 2 derler ona

Namı yayılmış bütün dünyaya

Yeni yılda kalma bilgi otobanında yaya

Intel’i seç al veriyi doya doya

Intel Centrino 2’nin oksimoron hikayesi: Küçülerek büyümek.. Tekno marketlerde!

Centrino upgrade oldu! Yaklaşık 1 sene önce ‘Bil bakalım ben neyim’ diyen Centrino’dan sonra Intel Centrino 2’ler sardı her yanı.. Aman da nasıl da büyümüş diye sevinirken giderek daha çok insana anlatma hevesine kapıldık. ilanlardan banner’lara, tekno market vitrinlerinden ve standlarından koskoca binalara kadar yayıldık her yere. Her geçişimizde bakakaldık Zincirlikuyu’nun mavi boncuğu misali Intel Centrino 2’ye bezenmiş binaya...Neden sonuna 2 eklendi kısmı ise Intel’in sürekli ilerleme hızının arkasındaki güç olan tick – tock sadakatinden kaynaklanıyor. (first the tick, then the tock) Centrino 2 dediğimiz, bilgisayarınızın komando misali, sabah akşam, dere tepe demeden son performans çalışması ve her işi başarmasını sağlayan bir İşlemci Teknolojisidir. İşlemci Teknolojisi nedir sorusu ise işlemcinin yanına aldığı diğer askerleriyle birlikte kurduğu küçük çapta bir ordu olduğu cevabı ile karşılanabilir. Evdeki gereksiz ışıkları kapatarak ay sonu faturasında etkili rolü olan anne duyarlılığında enerji tasarrufu da cabasıdır. Böylece deniz kenarındaki bir çimenlikte pötikareli bir örtü üzerinde Ice Age izlemek mümkün olabilir. (yapmadık değil!)

Meraklısına not:Giderek küçülmesinin aksine daha da büyük işler yapar hale gelen işlemcileri üreterek Moore’u haklı çıkaran Intel, bu sene Moore Yasası’nın 40. yıldönümünü kutluyor.

Yukarıda bahsi geçen olaylar Eylül 2008’de yaşanmıştır.

Nescafe.com.tr

Kurumsal site sıkıcı olur demedik, oyuncaklı, kahve gibi lezzetli, bilgi yumağından kurumsal bir web sitesine hayat verdik. Öncelikle kahvenin öyküsünü anlatmakla başladık işe.. ‘Kahve selülit yapar mı?’ sorusundan kahvenin nasıl muhafaza edileceğine kadar sıkça sorular sorduk, cevapladık. Hurafeleri ve gerçekleri ortaya çıkardık. Doğal bir antioksidan kaynağı olan kahveyi yeniden keşfetmek için ise antioksidan ile ilgili bilgiler ve bilimsel çalışmalar ekledik. E tabi ki biraz da yaz günlerinin tadını çıkarmak için frappe tariflerine yer verdik. Aralara da o meşhur Nescafe retro görsellerini serpiştirdik. Ortaya ne mi çıktı? Kahve, antioksidan, sağlık, Nescafe ürünleri ve tariflerinden oluşan renkli mi renkli, eğlenceli mi eğlenceli bir web sitesi çıktı. Intro mu dediniz? Bakmadan, dinlemeden geçmeyiniz!
Yukarıda bahsi geçen olaylar Ağustos 2008’de yaşanmıştır.

Yuvarlak meşin, çürük domatesler ve düşen uydular..


Böyle bir başlığı dolduran yazının reçelli ekmeğin düştüğünde hep reçelli tarafının yere yapışması üzerine naif ve popüler bir tez hakkında olmasını istemedim değil. Bir dahaki sefere olsun o da.. Konumuz futbol.. Avrupa Futbol şampiyonası zamanı, maçların yaman, taraftarın amansız olduğu o günlerde Intel Soccer Challenge oyununu mümkün olduğunca çok kişiye duyurmak için başladığımız serüveni anlatıyoruz bu kez.
Bahsettiğimiz sıradan bir top oyunu değil, domates atan seyirciler, arşa değen topun düşürdüğü uydular var. Biz bunu yadırgadık mı sorusunun cevabı, dudaklarımı bükerek verdiğim bir ‘yoo’dan ibaret.. Bir stadyumun arka sokağında yol taraftar renginde insanla akarken, her marşı ağzım açık şekilde dinlediğim ve en sonunda kendimi eşlik ederken bulduğum o günden sonra şaşırmayı bıraktığımı burada şimdi itiraf ediyorum. Underground taraftar eğlencesini tanıdığım o gün, Türk insanının maç ibadetini anlar hale geldim.
Biz bu taraftar için ne yaptık konusuna gelirsek...Biz de bu yüce güruh’u ödüllendirelim dedik. ‘Basit ama eğlenceli’ tanımının hakkını verecek oyunmuz 14.000i kayıtlı aşkın oyuncuya ulaştı. 1.5 milyonu aşan sayıda da tekrar tekrar oynandı. Adidas’tan EM 2008 formalar, futbol topları ve Asus’tan bilgisayarlar hediye ettik. Online medya planlarımızın yaptığı kelebek etkisini hala taaaa global’lerden gelen sıcak hava rüzgarları ile yaşamaktayız. Medyavils’e selam olsun!Viva la fútbol!

Yukarıda bahsi geçen olaylar Haziran 2008’de yaşanmıştır.

Grand Prix keyfi Intel ile yaşandı.

‘Az laf çok iş!’ ne güzel demiş atalar.. Atalar mıydı yoksa ‘denize atalım yüzerse bizimdir’ diyen ekibin sesi miydi kulaklarımda çınlayan hala emin değilim. Sabahladığımız, sayıkladığımız günlerdi. Crevils aman vermiyor, Selim Bey geceleri kendi aralarında konuşan bilgisayarlardan bahsediyordu. Bunların hepsi Bostancı’da kurulacak olan ve Türkiye’de bir ilk olan İstanbul Pit Lane Park etkinliği içindi. Bu sene de Grand Prix keyfi Intel ile yaşanacaktı. Çünkü Intel, Grand Prix BMW Sauber F1 takımı sponsoruydu efendim. Yapmışken tam olsun dedik, online, offline, PR ne varsa el attık hepsine. Ne mi oldu? NTVMSNBC’de Grand Prix quiz’inden alnının akıyla çıkan yarışmacılar hem BMW Sauber F1 pilotu Nick Heidfeld ile şahane bir boğaz turuna çıktı, hem de Grand Prix biletlerini cebe attı. Teknosa’da imza gününe katılanlar ise Nick Heidfeld’den Intel Grand Prix tişörtlerine imza alıp bir de üstüne BMW Grand Prix simulatöründe F1 oyununun tadını çıkardılar. 1-3-5 yetmez dedik, Intel mavisi simülatorümüzü o AVM senin, bu teknomarket benim gezdirdik..(Bir süre ajansta mahsur kaldığını da yeri gelmişken itiraf edelim)
Her biri sabır taşı gibi çalışan tüm ekibi saygı ve sevgiyle selamlayalım, yüzdük, karaya çıktık...
Bostancı’da kurulan Pitlane Park’tan görüntüleri izlemek için buraya , o değil de fotoğraflara baksaydık derseniz de bu tarafa alalım.

Yukarıda bahsi geçen olaylar Mayıs 2008’de yaşanmıştır.

Intel Centrino gururla sunar: ‘İşlemcilerin maceraları'



Bir çeşit vantrilokluk idi bu kalkıştığımız, azıcık da Geppetto’ya özendik, bir tutam ruh kattık mini mini ‘çipçik’lere. Eğlendirsin hem de öğretsin dediğimiz viral videolarımızı medyavils’imiz aldı bütün dijital tarlalara tek tek elleriyle tohum eker gibi ekti. Sonra ne mi oldu? Tohumlar fidana, fidanlar ağacaaa.. Üstelik ‘İzlediğimizi anladık mı, cevap verelim’ başlığına gerek kalmadan bir baktık ki Intel işlemcilerin neler neler yaptığı akıllara yerleşivermiş. Nasıl mı oluyor bütün bunlar?
Koltuğumuza oturup kanal değiştirir gibi çiplerin hayatını izlemeye başlıyoruz. Önce biraz spor diyoruz ve bir at yarışı, üstüne de bir futbol maçı izliyoruz. Belgesel kanalında ise bizleri vahşi doğadaki çiplerin hayatı bekliyor. Tam uykumuz geliyor derken elimiz kumandaya çarpıyor ve macera filmleri teker teker gözümüzün önünden geçiyor, Ajan Çipler, Kara Çip derken türlü türlü chip giriyor hayatımıza. Fazla söze ne hacet, tıklayın Intel Centrino İşlemci Teknolojisi hikayesinin kahramanları olan işlemcilerin hem orijinal hem de viral versiyonlarını bu kanalda izleyin.
Yukarıda bahsi geçen olaylar Mayıs 2008’de yaşanmıştır.

Türk’ün pisuvarla ‘Hesaplaşma’sı!

İnan olsun size, o Prison Break çarşafları var ya hani İstinye Park’ta gördüğünüz öyle kolay hazırlanmadı. Strateji çalışan koca koca direktörlerin kendi aralarındaki ciddi konuşmalarını hiçe sayan bir grup şen insanın ajans koridorlarında çarşafları düğümlediği o gece sağlamlık testi için çarşafları camdan bile sarkıttık. Haberini o gece aldık, geceyarısı operasyonu başarıyla gerçekleşmiş ve Crevils’imiz görevi tamamlamıştı. Görevimiz en sevilen CNBC dizileri için en şen şakrak OOH fikrini sokağa taşımaktı.
Bu da yetmedi, dizilerin şahı CNBC için herşeyi yaparız dedik! Mafya ne yer, ne içer, nerelerde takılır araştırdık. Bu mafya insanı nerede kıstırır diye düşüncelerle yatıp kalkarken (Türk olduğumuzdan zaar diye düşünüyorum hala) bakınız nerede karar kıldık. Sopranos mu biz mi yamanız dedik.. O en savunmasiz anda taradık Doğuş Power Center’ın tuvaletlerini.. WC değil sayın dostlar, lavabo da değil..pisuvarda kıstırdık mafyayı, adını da ‘hesaplaşma’ koyduk.
Yukarıda bahsi geçen olaylar Nisan 2008’de yaşanmıştır.

Fıngır fıngır ‘Fıngırda’-dık!


Fındık aşkına dostlar! Nescafe 3ü1 Arada yerinde duramamış, fındıklı olmuş. Duyar duymaz üzerinde mini mini Vil’lerimizin olduğu fincanlarımızı alıp hemen koştuk sebilimizin başına, mükemmel karışım harikası fındıklı Nescafe 3ü1 Arada’larımızı fincanlara doldurduk, tuttuk bir de üstüne dans ettik.. O zamanlar TV’de fındık adam reklamları dönmekteydi. Biz de analog dünyanın kostümlü fındık adamını çekip sanal dünyaya salıverdik. Durmadık, bir tek biz değil herkes fıngırdasın diye bir mikro site yaptık, fındgırdayan advergame'imizi de içine attık. Flash’la fındık adamımıza can veren Selim Bey’ciğimiz sayesinde isteyen istediği kostümü giydirdi sonra da bir güzel dans ettirdi fındık adamımızı.
Dans eden fındık mı olurmuş diye düşünmemek imkansız olsa da geldiler, sonra da oturup dans ettirdikleri fındık adamı izlediler - izlettirdiler nasıl fıngır fıngır fıngırdanıyormuş...


Yukarıda bahsi geçen olaylar Mart 2008’de yaşanmıştır.

Bil bakalım ben neyim?


Bil bakalım ben neyim diye soran bir tavşanı izledi önce herkes.. Biraz Alice’cilik oynadık desek yeridir. Bir bilgisayarın beyninin işlemci olduğu gerçeğini tüm dünyaya duyurmalıydık. Dergilerde gazetelerde çeşit çeşit ilanlarımız çıktı. Şehr-i İstanbul’un her yerine afişler astık, billboard ve raketlere çıktık, duvarları da giydirmekten geri kalmadık. 360 derece dönebilen dijital ajans olmanın da hakkını verdik. Öyle sadece banner’ımıza tıklayıp da ‘haydi gelin’ de demedik üstelik! Daha Facebook’un yeni doğmuş bir bebek olduğu bu dönemde facebook grubumuzu kurup buradan herkesi micro sitemizde gezintiye davet ettik. Forumlarda, bloglarda haberdar olmayan kimseyi bırakmadık. Micro siteye gelip o meşhuuur fabrika kapılarını aralayan ve anketimizi doğru cevaplayanların sayısı da aldı başını gitti. Peki cevap neymiş? Bilgisayarın en önemli parçası işlemcisiymiş. Bizim gizli kahramanımız ise Intel Centrino İşlemci Teknolojisi imiş.!
Sorular sorduk, cevaplar aldık. Yanlış cevap verilmesine de pek mahal bırakmayıp ‘Sora sora Bağdat bulunur’ lafının hakkını verdik. Görmeyen kalmamış olmalı ki micrositemize 305,734 tekil ziyaretçi geldi ve kampanyaya tam tamına 117.000 kişi katıldı. Bir de baktık ki ne görelim Türkiye’nin dört bir yanı yetmemiş, dünyaya bile uzanmışız.
Düşündük, taşındık dijital dünyada yaptığımız küçük şeytanlıklarla koskoca online dünyada elimizin kolumuzun uzanmadığı yer kalmadığını keşfettik.Soğuk biralar içildi üzerine, güzel yemekler yendi, şen kahkahalarla kutladık... Intel biziii yine yemeğe götüüür !
Yukarıda bahsi geçen olaylar Aralık 2007’de yaşanmıştır.